18-21 Nisan 2019 tarihleri arasında Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi'nde gerçekleştirilen Ulusal Botanik Bahçeleri, Arboretumlar, Herbaryumlar ve Botanik Müzeleri Çalıştayı'nda 18-20 Nisan tarihleri arasında yer aldım.
Çalıştay çağrısı farklı doğa bilimi
disiplinlerini içeren geniş bir başlık kapsamında gerçekleştirilmiş olup başlıca
orman mühendisliği, biyoloji, botanik, arkeoloji, müze bilimi, ziraat,
bitki-botanik ressamlığı, bilim tarihi, peyzaj, permakültür, doğa eğitimi ile ilgilenen araştırmacıları ve kamu kuruluşu
çalışanlarını bir araya getirmeyi başardı.
Çalıştaydaki konulardan önce, çalıştayın
yapıldığı Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi binasından biraz bahsetmek istiyorum. Fakülte
binası klasik olarak ülkemizdeki üniversitelerinden farklı biçimde içerisinde bir
çok kalıcı sergi barındırıyor. Bu sergiler genel olarak camekanlara veya açık bölmelere
yerleştirilmiş olup, fakülte koridorlarında incelemeye açık. Bu
sergilerde Orman Fakültesi'nin hangi alt bölümünde okursa olsun, ormancılıkla
ilgili öğrencilerin öğrenim hayatı ve sonrasında karşılacağı bütün kavramlar
hakkında eğitici ve görsel olarak hazırlanmış bilgileri erişmek mümkün.
Bu kalıcı sergilerin peyzaj mimarlığı, bitki ve ağaç çeşitleri, sanayide odun malzemelerinin kullanımı, orman mühendisliğine ait arazide kullanılan aletler, ağaç ve bitkilere zarar veren böcek ve mantarlar ve hatta jeolojik ana kayaç ve mineralleri de kapsayan geniş bir skalası var. Bu bakımdan fakültenin kendi içerisinde yer alan herbaryumunun da varlığı ile bu kompleks benim için mini bir doğa tarihi müzesi gibi göründü. Aşağıda yukarıda bahsettiğim farklı branşlara ait sergilerden çekmiş olduğum fotoları ekledim. Yolunuz düşerse mutlaka Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi'ni ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
http://www.of.duzce.edu.tr/
Fakültede yer alan kalıcı sergilerin genel bir görünümü için link:
Bunun dışında, çalıştay kapsamına özel geçici sergiler de fakültede yer almaktaydı. Bunlardan özellikle ANG Vakfı & Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi tarafından hazırlanan "İstanbul’da Bahçe ve Çiçek Sergisi" dikkat çekiciydi. Sergi, Osmanlı döneminden günümüze botanik bahçeciliği ve bu bahçelerin sosyal hayatın bir parçası olarak insanların hayatındaki yerini değerlendirmeye imkan veren kapsamlı bir görsel doküman içeriğine sahip.
İlgimi çeken sunumlardan bazılarından bahsetmek
istiyorum.
Bunlardan ilki Türkiye'de ulusal bir bitki bilgi
bankası kurmak amacıyla uzun yıllar çalıştığını öğrendiğim Prof. Dr. M. Tekin Babaç'ın "Türkiye'nin bitki veri
tabanlarının tarihçesi" isimli sunumuydu. Doksanlı yıllardan beri Türkiye'de ulusal
bir veri tabanı ağı kurmak için farklı girişimler ve projeler üreten grupların
yürütücüsü ve/veya içinde araştırmacı olarak çalışmış olan Babaç'ın sunumu bu
bakımdan ileride yapılacak çalışmalarda da dikkat edilmesi ve geçmişten gelen veri
tabanlarının birbiri ile aynı dili konuşmasının önemine vurgulamaktaydı.
Dikkatimi
çeken bir başka sunum Benan Kapucu'nun Açıkradyo'da keyifle dinlediğimiz "Botanitopya" isimli radyo
programını tanıttığı sunumdu. Benan Kapucu'nun "Bitkiler aleminin tuhaf ve muhteşem
dünyasını anlatan sesli doğa tarihi müzesi" başlığı ile her pazar günü
Açık Radyo'da yaptığı program özellikle, bilim tarihi, botanik-ekoloji tarihi,
insanların botanik ve doğa bilimleri ile kurduğu etkileşim, bitki ressamlığı ve
doğa eğitimi gibi çok farklı ve hoş konuları irdelemekte.
Botanitopya arşivlerinde eski programları dinlemek mümkün, özellikle twit zincirlerinden de oldukça hoş bilgiler var.
http://acikradyo.com.tr/program/botanitopya
https://twitter.com/botanitopya
Botanitopya arşivlerinde eski programları dinlemek mümkün, özellikle twit zincirlerinden de oldukça hoş bilgiler var.
http://acikradyo.com.tr/program/botanitopya
https://twitter.com/botanitopya
Burçak Delikan ve Nurdan Atalan
Çayırezmez'in tanıttığı British Insitute of Ankara da yer alan Herbaryum, tohum
ve ağaç referans koleksiyonları da Türkiye'nin başkentinde varlığı bu güne
kadar çok az dikkat çekmiş koleksiyonun tarihi oluşumu ve ayrıca
Türkiye'de genelde çok az kafa yorulan sayılaştırma ve koleksiyonu uzun dönem
koruma çalışmalarını anlamak adına önemli bir sunumdu. British Insitute of Ankara hakkında daha kapsamlı bilgi edinmek için link:
Özal Güner tarafından sunulan Çek
Botanikçi František Nábělek'in isimli botanikçinin Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında (1910-1911) Orta Doğu ve Türkiye'de arazi çalışmaları ve bu
çalışmalar sonucunda topladığı örneklerle oluşturduğu herbaryumun hikayesi
Türkiye bilim tarihi açısından oldukça ilginç ve önemli bir sunum olarak dikkat
çekiciydi. Bu sunumda Nábělek'in oluşturduğu herbaryum'un oldukça hoş ve iyi
bir tasarımla oluşturulmuş sitesinden de haberdar oldum. Sitedeki bitki
örneklerinin lokasyonlarına da ulaşmak mümkün.
František Nábělek
Dilşad Aladağ ve Eda Aslan
tarafından sunulan "Unutma Bahçesi: Yerin Belleği, Yıkımın Topografyası", Alfred
Heibronn Botanik Bahçesi'nin hikayesini Osmanlı dönemindeki geçmişinden
günümüzde başına gelen olayları, tanıklar, anılar ve belgeler ile harmanlayarak
araştırmış. 2017 yılında İstanbul Müftülüğü'ne devredildiği öğrenilen bahçenin
akibeti ve gelecekteki belirsiz kaderine dikkat çeken bu çalışmada ülkemizde
bilime, bilimsel alanların korunmasına ve ülkeye bilimsel açıdan koyulan katkı
ve emeklere karşı ne kadar hoyrat davranabildiğimizi gösteren tarihsel bir
belge niteliği taşıyor. İkilinin aynı konuda SALT'da yaptıkları sunumu youtube üzerinden izleyebilirsiniz.
Çalıştayın bir başka ilginç sunumu
ise Dr. Füsun Ertuğ tarafından sunulan Sepethane: "Bir sepet koleksiyonun
hikayesi" idi. Etnobotanik, sepet türleri ve ülkemizde sepet malzemesinin
zaman içinde farklı yörelerde nasıl işlendiğinin kaydını tutan önemli bir mekan olarak "Sepethane"'nin varlığını da kendim bu sunumla öğrenmiş oldum. Anadolu'ya özgü bitkisel örme malzeme ve tekniklerinin
araştırmasını yapan ve bunların kaydını İznik'deki Sepethane'sinde tutan Dr.
Füsun Ertuğ'un çalışmaları için linklere buyrun:
Bunların haricinde yine benim ilgimi çeken Hürelya
Balcı'nın arkeobotanik alanının genel çalışma prensiplerini sunduğu ve kendi
çalışmasını detaylı ve çok güzel sunumuyla anlattığı "Geçmişte Bitki ve
İnsan: Arkeobotanik Araştırmalarına Genel Bir Bakış" isimli sunumdu.
Bu çalışmada organik jeokimya, arkeoloji ve paleo-botanik bilimlerinin birbirinden
yararlanarak nasıl çalışılabileceğini kapsamlı bir şekilde anlattı.
Çalıştayın ikinci günü sonunda yapılan tematik oturumlarda farklı alanlara ilgi duyan araştırmacıların bir araya gelerek yeni bağlantılar kurması ve hali hazırda süregelen bilimsel, eğitimsel ve sanatsal uğraşlar hakkında fikir alış verişi ve tartışmalarda bulunmaları da sağlandı.
Çalıştayın ikinci günü sonunda yapılan tematik oturumlarda farklı alanlara ilgi duyan araştırmacıların bir araya gelerek yeni bağlantılar kurması ve hali hazırda süregelen bilimsel, eğitimsel ve sanatsal uğraşlar hakkında fikir alış verişi ve tartışmalarda bulunmaları da sağlandı.
İkinci günün sonunda yapılan çalıştay değerlendirme
toplantısında, Türkiye'deki her bilimsel alanda yaygın olarak gözlenen
terminolojik sorunlar, üniversite bölümlerinin ve botanik bahçelerinin birbiri arasındaki veri-bilgi paylaşımında ortak bir dil yaratma çabaları ve çalıştayın işleyişi hakkındaki sorun ve önerilerin tartışıldığı yapıcı bir oturum gerçekleştirildi. Bu gibi oturumların herkese açık bir şekilde
yapılması da çalıştayın kalitesi açısından bence önemli bir gösterge, zira
bu gibi geri bildirimleri alan çalıştayların ileride daha düzgün ve efektif
olma şanslarının çok daha belirgin olacağı aşikar.
Özellikle kapanış oturumunda çalıştayı düzenleyen hocalardan Prof. Dr. Necmi
Aksoy (Düzce Üniversitesi) ve Prof. Dr. Zeki Aytaç'ın (Türkiye Flora
Araştırmaları Derneği) dikkatini çektiği hususlar önemliydi. Dünyada küresel
iklim değişikliği hakkındaki önermeler, bunların ilerideki flora, ekoloji
ve bitki yaşamı hakkında neler getireceği hakkındaki açık sorular aslında
Türkiye'deki bütün flora-orman-ziraat ve tarım konularında kafa yoran
kamu ve özel kuruluşların acilen önlem alması, ileri yönelik senaryolar veya koruma
çalışmaları için çok ciddi ve acil adımlar atılmasının gerekliliğini belirten cinsten.
Bütün bunların yanında çalıştaya katıldığım son
gün (3.gün) Botanik Bilimlerinde-bahçecilikte bilgisayar uygulamaları, doğa
eğitimleri ve politikaları hakkında alanında uzman kişiler tarafından
atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Çalıştay boyunca başta Öğr. Gör. Serdar Aslan olmak üzere, düzenleme komitesi ve öğrenci arkadaşlar canla başla düzgün bir organizasyon gerçekleşmesi için bütün güçleriyle çalıştı.
Son yıllarda Türkiye'de katıldığım en ilginç ve başarılı bilimsel etkinliklerden biri olan bu çalıştayın aynı içerikle yakın zamanda tekrarlanmasını umuyorum.
Dr. Gönenç Göçmengil